Bir söz. Bir tek söz. Kinci ve fesat insanlığın tüm nefretini gözümün önüne serdi. Tüm benliğini şeytan korkusu kaplamış,küf kokan bayat insanlık. Değişmeyen,sabit fikir,pis varlık. Elinde olanın farkında değil, en iyisini yapacak bir yetinse. Aklı var; küçük müzesinde saklıyor. Tozlanmış,o da küflenmiş. Üflemek istiyorum tozlarına,elime almak ve geri vermek istiyorum bir an için; fakat birden fikir değiştiriyorum. Ne yani, insan denen yaratığa mı aklını teslim edeceğim? Unut gitsin. Tozları üflemeden ansızın çıkıp gidiyorum insanın müzesinden. Bir daha uğramamak üzere.
Sevmiyorum,elimde değil. Uğraşmıyorum insanla. Anlayabilsem de bazen onu,düşüncelerini okuyabilsem de ; olmuyor. Bir türlü iletişim kuramıyorum. Kopuyor bir yerde hat. Ben de anlayamıyorum. İyi gidiyor,sonunda anlaşıyorum insanla derken; bozuyor ansızın her şeyi,tüm bağları koparıyor ve ardına bakmıyor. Yıktıklarına dikkat etmiyor,yitirdiklerine,bitirdiklerine. Neden mi? Kendini büyük görüyor. Beniyse aciz. Bilmiyor ki ne büyük gaflette olduğunu! Anlayamıyor; çıkartamıyor küçük müzesinden tozlu aklını. İşte tam da o anda, yardım etmek istiyorum ona,geri vermek istiyorum geçmişte sahip olduğu her şeyi,olmuyor. Ayaklarımı kımıldatıp da adım atamıyorum ve insan senden nefret ediyorum.
Yalnız bunu söyleyebiliyorum.